Torbalı'da giysi yardımı

UNICEF | her çocuk için

En Zor Koşullarda Yaşayan Suriyeli Mültecilere Çocukları Sıcacık Tutan Giysilerle Yardım

TORBALI, 16 Mart 2017 – Altı aylık minik bebeği Yazi dâhil beş çocuk annesi olan Yazi Al-Rajab henüz 35 yaşında. Ancak çatlamış ellerindeki nasırlar, kırışıkları daha da belirginleştiren tırnaklarının altında birikmiş koyu kahverengi kir tabakası onu olduğundan daha yaşlı gösteriyor. Yazi, çocuklarına verilecek kışlık giysilerin dağıtımı sırasında kuyrukta dimdik ve sabırla bekliyor. 

“Kış çok soğuk geçiyor ve yağmur yüzünden her taraf çamur,” diyor Yazi. “Çocukların ayakları hep ıslak ve soğuk. Bot ve kazağa ihtiyaçları var.”

Beş çocuk annesi 35 yaşındaki Suriyeli mülteci Yazi Al-Rajab, çocukları için verilen giysi paketlerini teslim alıyor. Fotoğraf: ©UNICEF Turkey/2017/Feyzioglu

Yazi ve ailesi Türkiye’nin üçüncü büyük kenti İzmir yakınlarında Torbalı’da mevsimlik tarım işçisi olarak çalışıyor. Suriyeli mülteciler arasında en zor koşullar altında olan kesimlerden birini de tarımda çalışan bu aileler oluşturuyor. Aile çamurlu bir zeytinlikte 275 Suriyeli mültecinin barındığı 40 çadırdan biri olan,  dikdörtgen şeklinde kenarları sarkan eski püskü beyaz muşamba bir çadırda yaşıyor.
 
UNICEF, Sığınmacı ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ortaklığında 4 ila 8 yaş arası çocukları olan ailelere yönelik yapılan giyecek yardımına destek verdi. Ailelere dağıtılan paketlerde bir çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde çorap, eldiven, gök mavisi lastik bot, kışlık ceket ve sıcak tutan termal içlik bulunuyor. UNICEF bu bölgede bin 200 göçmen mülteci çocuğa ulaşmayı hedef alıyor.
 
Torbalı’da pırasa hasadı döneminde, düz bir zemin üzerinde göz alabildiğince uzanan tarlalar son yağmurlar nedeniyle çamur içinde. Eğilmiş vücutlarıyla ürün toplayıp paketleyen işçiler ise tarla üzerinde noktalar oluşturuyor. Torbalı ilçesindeki toplam sekiz yerleşimde yaşayan yaklaşık 6 bin göçmen ailenin neredeyse tamamı mevsimlik tarım işlerinde çalışan Suriyeli mültecilerden oluşuyor. Birkaç ayda bir sürekli yer değiştiren bu aileler Türkiye’deki hasat dönemlerini izleyerek Güney ve Güneydoğu’da kırmızı biber, pamuk, yerfıstığı ve portakal, Orta Anadolu’da patates, Karadeniz kıyılarında fındık, İzmir civarında da pırasa, kereviz, lahana ve mandalina topluyor.
 
Daha ucuza çalıştırılan Suriyeli mülteciler yaklaşık üç yıldır Türkiye’de mevsimlik tarım işçiliği yapıyorlar. Birçok tarlada yerli işçilerin yerini onlar almışlar. Göçebe yaşam tarzı onları bir hayli kırılgan kılıyor. Örneğin Suriyelilerin sağlık ve eğitim hizmetlerinden yararlanabilmeleri için Türkiye hükümeti bulundukları illerde kayıtlı olmalarını şart koşuyor. İzmir şehir merkezinde 102 binin üzerinde kayıtlı Suriyeli mülteci yaşıyor.  Ancak, kimlik kartı çıkarma işlemleri birkaç ay sürdüğü için Torbalı’da sürekli göç halinde olan tarım işçisi mültecilerin yaklaşık yüzde 70’i İzmir’den çıkarılan kimlik kartına sahip değil.
 
Bu koşullardan en çok etkilenenler ise bu kamplarda yaşayan tahmini 3 bin 500 kadar Suriyeli çocuk. UNICEF yaptığı çalışmalarla bölgede yaşayan bu çocuklardan 2 bin 600 kadarını tespit etti. Bu çocuklar okula gidemedikleri gibi erken yaşta evlilik, kronik hastalıklar ve çocuk işçiliğine karşı da son derece savunmasız durumdadırlar. Sekiz SGDD saha çalışanı bu kamplardaki durumu yakından takip ederek ihtiyaçları belirliyor. Bunun yanı sıra saha çalışanları mülteci ailelerin hizmetlere erişimini kolaylaştırıyor ve onlara ayni yardımlar ulaştırıyor. Ekipler çalışmalarında ayrıca kamplardaki çocuk sayısını, ihtiyaçlarını ve cinsiyetlerini de tespit ediyor. Acil durumlarda yerel makamlara temasa geçen ekipler, çocuk istismarı gibi durumları tespit ettiklerinde ise doğrudan savcılıklara başvuruyor.
 
Saha ekibinin emektar üyelerinden 27 yaşındaki Selim Çakmak son yedi yıldır mültecilerle çalışıyor. Diğer ekip arkadaşları gibi o da Hataylı ve Arapça biliyor.
 
Bir yandan Yazi ve oğlu Abdurrahim Aziz’le sohbet eden, bir yandan da kıkır kıkır gülen dört yaşındaki minik çocuğu giydiren Selim “insanlara yardım etmeyi çok seviyorum” diyor.
 
“Bir çocuğun yüzünde küçücük de olsa bir gülümseme görmüşsem o gece rahat uyuyacağımı biliyorum,” diye anlatıyor Selim. “Çocuklarla önce oyun oynuyor sonra yardım dağıtımına başlıyoruz,” diye de ekliyor.
 
Aynı zamanda eğitim konusundaki farkındalığın artması için çalışan Selim ve ekibi, çocukların bölgedeki gerek örgün gerekse yaygın eğitim olanaklarından yararlanmasına yardımcı oluyor. Ancak çocukların aile ekonomisine destek vermek için çoğu zaman kritik bir rol oynadığı kamplarda özellikle babaların ikna edilmesi hayli güç oluyor.
 
Yazi ve 42 yaşındaki kocası Halaf Aziz Suriye’nin kuzeydoğusundaki küçük Al Hazakah kasabasından gelmiş. Ailenin Suriye’deyken keçileri varmış, süt ve yumurta satarlarmış; ancak asıl geçim kaynaklarını mevsimlik tarım işçiliği yaparak elde ediyorlarmış. Torbalı’da Yazi’nin kocası ve 9 yaşındaki kızları tarlada pırasa toplama işinde çalışıyor.
 
“Çocukların hepsi tarlada çalışacak,” diyor Yazı. “Babaları okula gitmelerini istemiyor.”
 
Selim Suriyelilerin gündelik yaşamlarını iyi biliyor. Toprak sahibinin tarlalarının yanındaki bir arazide yaşıyorlar. Günde 10 saat çalışmanın karşılığı olarak yaklaşık 40 TL kazanıyorlar, toprak sahibine de aylık 200 TL kira ödüyorlar. Ardından bir başka toprak sahibi aileleri alarak çalışacakları bir sondaki tarlaya götürüyor. Kamplarda kalabalık ve geniş aileler yaşıyor. Tarladan topladıkları ürünlerle besleniyorlar ve çocukların çoğu tarlada çalışıyor. Kaldıkları tek gözlü çadırlar çamurlu bir yol boyunca sıralanmış. Yağmur suyunun gideri olarak küçük bir oluk yapılmış olmasına rağmen kampı sürekli olarak bu basıyor. Kampta toprağa kazılı tuvaletlerin sayısı yetersiz, ortalık ise çöp ve kullanılmış plastik atıklarla dolu.
 
Kutuların boşaltılması, dağıtım işinin düzenlenmesi ve yeniden bir ihtiyaç değerlendirmesi yapılması ekibin birkaç saatini alıyor. Yazi’nin bulunduğu kampta toplam 130 çocuk bu yardımlardan yararlanıyor. Aralarında çoğu yeni giysilerini hiç beklemeden üzerine giyiyor. Boşalmış UNICEF kutuları ise çocukların en sevdikleri oyuncağa dönüşüveriyor.
 
“İşte günün en sevdiğim bölümü bu,” diyor Selim. “Bu işi çok seviyorum.”

UNICEF’in İzmir’deki kış yardımı programı ABD Nüfus, Mülteciler ve Göç Bürosu (BPRM) tarafından finanse edilmektedir.